Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
stand to
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Verb, Military
hazır ola geçirmek
Verb, Military
esas duruşa geçirmek
Verb, Military
görev başına çağırmak
Verb, Military
göreve çağırmak
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
stand to one's demand
taleplerinde ısrar etmek
Verb
stand to one's duty
görevini azimle yapmak
Verb
stand to one's guns
fikrinde ısrar etmek
Verb
stand to one's principles
ilkelerine bağlı kalmak
Verb
stand to a policy
bir politikayı desteklemek
Verb
stand to attention
hazır ol durumuna geçmek
Verb
+45
stand to do something
birşeyi gerçekleştirme olasılığı bulunmak
Verb
stand to do something
birşeyi yapma olasılığı bulunmak
Verb
stand to lose $ 10
10 doları kaybetmeyi göze almak
Verb
stand to lose nothing
kaybedecek bir şeyi olmamak
Verb
stand to reason
açık/âşikâr/makul/mantıkî olmak.
It stands to reason
: besbelli, şüphesiz, görülüyor ki, âşikâr
DEVAMINI OKU
olarak, makul olarak denilebilir ki, … için makul sebepler var.
It stand to reason that we shall succeed.
GİZLE
stand to reason
makul olmak, akla yatmak.
stand to sb's credit
birinin alacağında bulunmak
Verb
(exceptional person) to stand out
sivrilmek
Verb
be brought to a stand
durdurulmak
Verb
be to stand at a parity
eşit değerde olmak
Verb
be unable to stand stress
zora gelememek
Verb
give no leg to stand on
tutunacak bir dal bırakmamak, kıskıvrak bağlamak, çaresiz bırakmak.
have no leg to stand on
dayanağı/mesnedi olmamak, tutar tarafı olmamak, mesnetsiz olmak, savunulacak/müdafaa edilecek tarafı
DEVAMINI OKU
olmamak, kuvvetli delilden yoksun olmak.
GİZLE
have not a leg to stand on
kabul ettireceği mazereti olmamak
Verb
not have a leg to stand on
dayanağı/mesnedi olmamak, tutar tarafı olmamak, mesnetsiz olmak, savunulacak/müdafaa edilecek tarafı
DEVAMINI OKU
olmamak, kuvvetli delilden yoksun olmak.
GİZLE
not to be able to stand up under difficulties
kahır çekememek
Verb
not to leave someone a leg to stand on
iddialarını birer birer çürütmek, savunmasız bırakmak.
not to stand upon niceties
fazla titiz olmamak
Verb
put to a stand
durdurmak
Verb
put to a stand
tevkif etmek
Verb
right to vote and stand for election
seçme ve seçilme hakkı
Noun, Politics-Intl. Relations
stand a drink to order someone a drink
içki ısmarlamak birine içki ısmarlamak
Verb
stand at attention ; to save the appearances ; to save the situation .
vaziyet almak vaziyeti kurtarmak
Verb
stand back to back
sırt sırta vermek
Verb
stand out to sea
engine açılmak.
stand out to the sea
denize çıkmak
Verb
stand shot to sb
ziyafette birinin masrafını ödemek
Verb
stand shoulder to shoulder
dayanışmak, birbirini desteklemek, omuz omuza vermek.
stand up to
göğüs germek
Verb
stand up to sb
birini cesaretle karşılamak
Verb
stand up to someone
birine direnmek
Verb
stand up to someone
birine karşı çıkmak
Verb
stand up to someone
birinin yaptığı haksızlığa karşı sesini çıkarmak
Verb
stand up to/against
cesaretle karşılamak/savunmak, kafa tutmak, karşı durmak.
stand up to fate
: talihe/kadere göğüs germek.
to stand a comparison
karşılaştırılabilir
to stand approved
tasdik edilmiş
to stand at bay
son bir ümitle/can havliyle mücadele etmek.
to stand for
namzetliğini koymak
Verb
to stand for parliament
milletvekili lliğine adaylığını koymak
Verb
to stand mute
(ceza hukuku) kendisine karşı yapılan suçlamalara veya sorulan sorulara yanıt vermeyen sanık
to stand on one's own
münferit
to stand on one's own
(ev) dört tarafı açık
to stand Sam
ağalık yapmak, (lokantada vb.) hesabı ödemek.
value to stand as a specific guarantee
bedeli teminat içindir
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun
E-Posta
*
Mesaj
Gönder